Yia Sou Komşuu J

Merhaba, adım Rümeysa Çodar

Anlatacaklarıma başlamadan önce sizleri Yunanca selamlamak istedim, tıpkı onların bizi selamladığı gibi bir komşu samimiyetiyle..  Atina’da yaptığım 8 günlük ilk yurtdışı Erasmus+ Youth Exchange projemden bahsedeceğim sizlere… Yunanistan’a gitmeden kafamda oluşturduğum farklı bir ülke, farklı bir kültür ve farklılıkların beraberinde getirebildiği bazı çatışmalardan dolayı ufak bir önyargı oluşmuştu kafamda. Çoğumuzun yaptığı gibi( eminim ki siz de yapıyorsunuz ) gitmeden şöyle bir araştırayım, birkaç blog yazısı okuyayım derken kendimi Balkan savaşlarının içerisinde buldum. Yoğurt senindi, baklava benimdi derken imambayıldıyı bile kaptırmışız gördüğüm kadarıyla hem de müzik grubu olarak.. İMAM BAiLDI THE BAND (kulağa hoş geliyor en azından J). Bu kadar spoiler yeter dedim ve artık bunları yerinde keşfetmeye hazırdım!  Projenin ve Atina’nın ilk gününde her şey çok heyecanlıydı haliyle. Farklı bir ülkede olmak ve 1 Euronun neredeyse 5tl olması heyecanımıza heyecan katıyordu(!)  İşsizlik ve genç işsizliğiyle alakalı bir projede gerçekten de olmamız gereken yerdeydik, Yunanistan!  Güney Afrika ülkelerinden sonra en yüksek işsizlik oranına sahip olan ülke. 13 farklı ülkeden gelen 5’er katılımcı sırasıyla çıkıp kendi ülkesindeki işsizlik sebepleri, önlemleri, çözümleri gibi konularda sunum yaptı. Projenin öğretme metodunun temelinde katılımcılar olduğundan her etkinliğin öğreticisi de öğreneni de bizdik ve ben bu projeden çok şey öğrendim. Aslında her ülkenin işsizlik problemi olduğu, gençlerin yeterince desteklenmediği, yüksek beklentilerin realitede hayalcilik olarak algılanması ve beyin göçü kavramının Avrupa ülkelerinde de sıkça eyleme dönüştürülmesi gibi…  ve tabiki bu verileri somutlaştıramızı sağlayan hayat kurtarıcılarımız video-film yapma, seslendirme, skeç yazma ve sokak röportajları..  zamanı etkili kullanabilmenin grup çalışmasıyla ve iş bölümüyle çok daha kolay mümkün olduğu vs. gibi. Kısacası, eğlenerek öğrenme kavramını sonuna kadar yaşadık ve öğrendik.  Aslında tam da olmamız gereken yerdeydik derken kinaye yapmıyordum, iyi ki de Yunanistan’a gelmişim diyorum. 7’den 70’e herkesin İngilizce konuştuğu,Türkiye’den geldiğimizi duyunca hemen bildikleri üç beş Türkçe kelimeyi söylemeye çalışan ve  ortak bir kültürün( neredeyse aynı) getirmiş olduğu samimiyeti sonuna kadar hissettiren bir yer burası. Ortak kültüre parantez açarken de kinaye yapmıyordum çünkü neredeyse aynı kültüre sahibiz diyebilirim. Tzatziki( bildiğiniz cacık), mousaka, imam baildi, baklava ve tadı aynı olup gittiğiniz ülkeye göre sadece adı değişen milli gurur Türk kahvemizin orada Greek coffee oluşu, bunlar ortak yemek kültürünün aslında ne kadar aynılaştığının en lezzetli örnekleri.  Bir hafta bu analizleri yapmak için pek de yeterli olmayabilir belki ama  Acropolis’i, Monastiraki’yi, Atina’yı, projede geçirdiğim her günü, yaptığım her etkinliği, paylaştığım her anıyı, öğrendiklerimi ve öğreneceklerimi özlemek için fazlasıyla yeterliydi. Bir parçası olmaktan keyif aldığım ve gurur duyduğum en güzel projelerimden bir tanesiydi. Gidiniz, geziniz, görünüz, gönüllü olunuz ve sağlıcakla kalınız efendim J                                                

No comments:

Post a Comment